Mikrosismik Ağ ile Reenjeksiyonun İzlenmesi

Mikrosismik Ağ ile Reenjeksiyonun İzlenmesi

Cemil Gürbüz, Umran Serpen, Tahir Öngür, Niyazi Aksoy, Doğan Aksari, Alper Denli, Tuğçe Afacan, Çağrı Diner

Salavatlı jeotermal sahasında DORA I jeotermal santralından çıkan atık su Mayıs 2006 tarihinden buyana 550 ton/st debiyle reenjekte edilmektedir. Yüzde yüz oranla gerçekleştirilen reenjeksiyon işlemi kaynak işletmesi açısından izlenmiştir. Üretilen atık suyun tamamı reenjekte edilmektedir ki, bu durum Türkiye’de ilk örnektir. Aralarında 1.2 km bulunan 2 üretim kuyusundan 1700 C civarındaki sıcaklıkla üretilen jeotermal su, santralda ısısı alındıktan sonra 800 m uzalıktaki bir reenjeksiyon kuyusuna yaklaşık 800 C de enjekte edilmektedir. Bu işlem sırasında reenjeksiyon kuyusunun işlevinde herhangi bir anomaly gözlenmemiştir. Normal koşullarda beklenen, oluşan basınç gradyanı nedeniyle enjekte edilen atık suyun 2 üretim kuyusunun bulunduğu düşük basınçlı bölgeye doğru haraket etmesidir.

Bu haraketi izlemek, atık suyun hızını tahmin etmek ve modelleme yapabilmek amacıyla reenjeksiyon kuyusuna 100 kg izleyici (Na-Floureceine) basılarak 2 üretim kuyusundan gözlem yapılmıştır. Son üç yıl içersinde üretim kuyularında herhangi bir izleyici izine rastlanmamıştır. İzleyicinin üretim kuyularına ulaşmaması, izleyicinin büyük bir çatlak sisteminde kaybolması şeklinde yorumlanmıştır. Aynı izleyici ülkemizde 110, 140 ve 2000 C sıcaklıklarda başarı ile uygulanmış ve herhangi bir sorun yaşanmamıştır.

Salavatlı’da da yapılan yüksek debideki enjeksiyon dolayısiyle başarılı bir sonuç beklenmekteydi.

Yukarıda bahsedilen sorunu çözebilmek için, dünyada bazı sahalarda uygulaması yapılan mikrosismik yöntemle reenjeksiyonun izlenmesine karar verilmiştir. Bu amaçla reenjeksiyon kuyusu etrafına 7 adet sismograf ile bir sismik ağ kurulmuştur. Üç aylık bir kayıttan sonra ovada yer alan 3 istasyonda gürültü seviyesinin yüksek olması nedeniyle yerlerinin değiştirilmesine karar verilmiştir. Ayni zamanda bu istasyonlarda sismometrelerin 1.5 m derine gömülerek gürültü seviyesi azaltılmaya çalışılmıştır. Sismik ağın merkezinde yer alan istasyonda ise sismometre daha derine gömülmüştür. Ayda bir toplanan verilerin analizinden sismik ağın batı ve kuzey doğusuna iki yeni istasyonun kurulmasına karar verilmiştir. Bu arada daha iyi gözlem yapabilmek amacıyla 2 gün süreyle reenjeksiyon durdurulmuş ve sonra tekrarlanmıştır.

Sismik ağ tarafından 6 aylık süre içersinde sismik ağ tarafından yerel ölçekte yaklaşık 350 deprem kaydedilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre reenjekte edilen suların gittiği yerlerin gözlenmesi mümkün olmuştur. Reenjeksiyonun durdurulmasından sonra yapılan gözlemlerde reenjeksiyon kuyusunun yakınında bir hafta süreyle mikro depremler meydana gelmiştir. Bu işleme proje sırasında devam edilecek ve basınçlı su nedeniyle oluşan çatlak sistemlerinin yerleri belirlenecektir. Söz konusu reenjeksiyon kuyusunun batısı ve kuzey batısında etkin bir mikro deprem aktivitesi gözlenmiştir. Bölgede yapılan derin özdirenç çalışmasında da buralarda düşük özdirenç değerlerine rastlanmıştır.