Endüstriyel Tesislerde Tesisatlarin Ve Ekipmanlarin Deprem Korumasi ve Titreşim Yalitimi

Endüstriyel Tesislerde Tesisatlarin Ve Ekipmanlarin Deprem Korumasi ve Titreşim Yalitimi

Eren Kalafat, Deniz Hadzikurtes

Depremler öngörülemeyen doğal afetlerdir. Hiçbir insan gelecekteki bir depremi önceden bilip bunun sonuçlarından kaçamaz. Bununla birlikte, günümüze kadar gerçekleşmiş olan depremlerden elde edilen gözlemsel veriler doğrultusunda, bundan sonra olacak depremlerin büyüklüklerine dair gözleme dayalı hesaplar yapılabilir. Neticede bu hesaplar, içinde yaşadığımız mekânların, binalarımızın ve tesislerimizin depreme karşı korunmasına bir temel oluşturacaktır.

Günümüzde profesyonel deprem mühendisleri, depreme dayanıklı binalar inşa etmemizi sağlayacak bilgi birikimine ve deneyime sahiptirler. Ancak büyük bir projenin karar vericileri için kabul edilemez bir hata, yapısal olmayan bileşenlerin (özellikle tesisat ve ekipmanların) sismik korumasının yaptırılmamasıdır. Endüstriyel binalarda “yapısal olmayan bileşenlerin”, “bina gibi ve bina gibi olmayan” (baca, haberleşme kulesi, vinç, su depoları, soğutma kuleleri) yapıların sismik koruması hem can güvenliği hem de ülke ekonomisi için hayati önem taşımaktadır.

Ülke topraklarımızın yüzde 92’si deprem kuşağındadır ve bunun da yüzde 66’lık bölümü 1. ve 2. derece deprem bölgesidir. Bu bölgeler aynı zamanda ülke nüfusumuzun yüzde 70’ini ve kurulu büyük sanayi tesis potansiyelimizin de yüzde 75’ini barındırmaktadır.

Endüstriyel tesislerde meydana gelebilecek üretim kayıplarının, ülke ekonomisini büyük ölçüde sarsabilecek mertebelere ulaşması mümkündür. Hasarlı tesisteki imalat ve/veya satış kaybı, diğer hasar görmüş işyerlerinden malzeme temin edememekten dolayı firmaların imalat ve/veya satış kaybı, altyapıda oluşan hasardan dolayı imalat ve/veya satış kaybı, vergi ödemelerinden ve artan işsizlik tazminatlarının sebep olduğu dolaylı kayıpların tutarının direkt fiziki kayıpların birkaç katına ulaşması mümkündür.

Deprem neticesinde oluşacak fiziki ve sosyo-ekonomik kayıpların ve normal yaşama dönülebilmesi için gerekli rehabilitasyonun Türkiye’nin kalkınma çizgisini ve ekonomisini tehdit eden boyutlarda olabileceği göz önünde tutulmalıdır.