Kapalı Mahallerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi

Kapalı Mahallerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi

Yüksel Köksal

Dış atmosferik havada, bulunan yere göre değişen miktarlarda bitki tozları, bakteri, çeşitli ölü veya canlı mikroorganizmalar, erozyon sonucu ortaya çıkan tozlar ve sulardan buharlaşma sonucu oluşan tanecikler bulunmaktadır. Yukarıda sayılan tanecikler havalandırma sistemi ve entfiltrasyon ile kapalı mahallere girebilmekte ve ayrıca mahallerde bulunan yapı malzemelerinden, eşyalardan ve insanlardan çıkan tanecikler, sigara dumanı, radon gazı ile formaldehit gibi kirleticiler de buna ilaveten ortam havasında bulunabilmektedirler.

Çoğunlukla 0,4-5 mikron çapında olan bakterilerle; 0,003 ile 0,06 mikron çapları arasındaki havada bulunan virüsler kapalı ortamlarda bulunan insanlar için büyük tehlike taşırlar. Solunum yollarında hastalığa sebep olan mikroorganizmaların iç ortamlarda yayılmaları, iç hava kalitesinin sağlanması yolunda önemli bir problem teşkil etmektedir. Mikrobiyolojik yönden iç havanın incelenmesi ve elde edilen verilere göre de uygun mühendislik çözümlerinin bulunarak standartlarda istenen iç hava kalitesinin elde edilmesi çok önemli bir gereklilik haline gelmiştir. Özellikle lejyoner hastalığı olarak adlandırılan, klima santralı bünyesindeki hava nemlendiricisinin havuzunda gelişen mikroorganizmaların hava akımına karışması yoluyla iletilen tehlikeli ve ölümcül bir hastalığa neden olan böyle bir klima havasını soluyan insanlar çok önemli ciddi bir hayati tehdit altında bulunurlar.

Uluslararası önemli standartlardaki şartlara uygun mühendislik çözümleri ile bağıl nem ve ıslaklık kontrolü yaparak, mahallere sevk ,edilen havayı 2-3 kademe hassas ve HEPA filtrelerden geçirerek; gerekli ve yeterli miktarda taze hava vererek; virüs, bakteri ve mantar üretebilecek ekipmanları klima sistemini dahil etmeyerek; titiz bir periyodik temizleme ve bakım uygulayarak sağlıklı bir klima sistemi kurulup işletilebilir. Ortamlarda iç hava kalitesinin sağlanmış olduğu, belirli aralıklarla kontrol edilerek (en iyisi bağımsız gözetim firmaları tarafından yapılmak suretiyle) standartlarda belirtilen sınırlar içerisinde kalındığı ciddi olarak denetlenmelidir. Aksi takdirde uygunluğunu kaybetmiş bir klima sisteminin çalıştırılması, insan sağlığına yapacağı olumsuz etkilerden dolayı kesinlikle müsaade edilmemelidir. Türkiye’de klima sistemlerinin ciddi olarak servis ve bakımlarının yapılmadığını biliyoruz ve bilinçli her mühendis bundan vicdani rahatsızlık duymaktadır. Klima sistemlerini tasarlayan, uygulayan ve işletenlerin mesleki ve vicdani sorumluluklarına işin bırakılması asla kafi değildir. Caydırıcı cezaları da içeren güvenilir bir kontrol sisteminin hala kurulamaması çok büyük bir eksikliktir.

İçilen su için kamu kuruluşları tarafından getirilen nispeten yararlı ancak tatmin edici olmayan denetim mekanizmasının daha iyisinin iç hava kalitesi için uygulanması şarttır. Gün boyu solunan hava miktarı aynı zaman içinde alınan su miktarının kat be kat üstündedir. Yani sağlıksız hava solumakla çok daha büyük bir tehdit altında olduğumuzun artık farkına varmamız gerekmektedir, çünkü kontrol uygulamasının gecikmesi insanların zaman içinde telafisi imkansız rahatsızlıklar edinmelerine yol açmaktadır.