Ülkemizdeki Jeotermal Sondaj Endüstrisinin Gelişimi

Ülkemizdeki Jeotermal Sondaj Endüstrisinin Gelişimi

Umran Serpen, Niyazi Aksoy

Ülkemizde jeotermal sondajların başlangıcı olarak 1960’ın başlangıç yıllarını kabul edebiliriz. Aslında bu tarih, tüm dünyada da jeotermal sondajların yaygın olarak delinmeye başladığı ve ABD’nin de bu çerçevede devreye girdiği yıllardır. Bu yıllarda petrol sektöründe ciddi bir sondaj teknolojisi mevcuttu. İlk yapılan jeotermal sondajların genelde sığ kuyular olduğu biliniyor ve bundan ötürü jeotermal sondajlarda ciddi sorunlarla karşılaşılmamıştır.

Jeotermal kaynakların dışa boşalım bölgeleri ve sığ olanları tükenmeye yüz tutunca, daha derin kuyular delinmeye başlanmıştır. Ancak, ülkemizde ilk derin kuyu, yaklaşık 3 on yıl sonra 1997 yılında 2300 m’ye Kızıldere’de MTA tarafından delindi. Bundan onbeş yıl sonra, bugün ülkemizde 2000 m’yi aşan birçok ve 3000 m’yi aşan 10 kuyu, 3500 m’yi aşan 1 kuyu bulunmaktadır. Giderek artan ve petrol kuyuları derinliklerine ulaşan jeotermal kuyu derinlikleri, beraberinde bazı sorunlar getirmekle kalmamış ve bunların jeotermal olmalarından kaynaklanan parametreler de eklenince, sondaj zorlukları artmıştır. Bunun yanında, kullanılan makina ve donanımların da güncellenememesi ve endüstriye yeni oyuncuların girmekte gecikmesi, ayrı sorunlar yaratmıştır.

Bu çalışmada, giderek derinleşen jeotermal sondajlardaki zorlukları araştırdıktan sonra, bunlara üretilen çözümler ve bu çözümler çerçevesinde jeotermal sondajların ülkemizdeki gelişimi sunulmaktadır. Bu gelişimi ve bu gelişim sürecindeki kuyu delme prosedürleri üzerinde yapılan araştırma için “öğrenme eğrisi” yöntemi kullanılmakta ve sondaj performansındaki gelişmeler incelenerek yorumlanmakta; gelecekteki gelişmeler konusunda öneriler sunulmaktadır.