Jeotermal Santrallerin Çevresel Etkileri

Jeotermal Santrallerin Çevresel Etkileri

Doğan Akar

Büyük Menderes Havzası tarımsal potansiyeli bakımından Türkiye’nin önemli havzalarından birisidir. Bu havzanın kuzeyinde, Aydın-Germencik’ten Denizli-Kızıldere’ye kadar uzanan ve Pamukkale’yi de içerisine alan Menderes Grabeni’ndeki tektonik fay hatları boyunca yüksek potansiyele sahip jeotermal kaynaklar bulunmaktadır. Bu kaynakların geliştirilerek çeşitli amaçlarla yöre insanı ve ülkenin hizmetine sunulması çok büyük önem arz etmektedir.

Ancak, bu doğal kaynakların geliştirilmesi esnasında, havzadaki su ve toprak gibi diğer önemli doğal kaynakların zarar görmemesi için oluşabilecek potansiyel olumsuz çevresel etkilerin uygun bir şekilde bertaraf edilmesi gerekmektedir. Çünkü jeotermal suların içerisinde çevreyi olumsuz etkileyebilecek oranda zararlı maddeler özellikle yüksek oranda bor elementi yer almaktadır. Bu elementin ise su ve topraklarda fazla oranda bulunması, bu kaynakların sürdürülebilirliğini olumsuz etkilemekte ve özellikle bu elemente karşı çok duyarlı olan narenciye gibi endüstriyel bitkilerinin zarar görmesine neden olmaktadır.

Bu çalışmada, Havzada uzun süredir işletme halinde olan Denizli-Sarayköy Jeotermal Santrali ile işletmeye yeni açılan Aydın-Salavatlı Jeotermal Santrali’nin Büyük Menderes Nehri’ne deşarj edilen jeotermal atık sularının; nehir suyunda ve bu su ile sulanan verimli tarım arazileriyle bu arazilerde üretimi yapılan narenciye bitkisinde oluşturduğu zararlı etkiler araştırılacaktır.