Mikroorganizmalar ve Biyolojik Jeotermal Prosesler

Mikroorganizmalar ve Biyolojik Jeotermal Prosesler

Ali Fazıl Yenidünya

Jeotermal alanlar belirli canlı gruplarına optimum doğa koşullarını sağlayan özel yaşama ortamlarıdır. Bu koşullar çok yüksek sıcaklık (45-113oC) ve/veya çok düşük asidite (pH1-2), çeşitli gaz (hidrojen sülfür, karbon diyoksit gibi) ve bazı iz minerallerin karşılanması olarak özetlenebilir. Sıcak ortamlarda yaşamaya uyum sağlamış bu canlılar, ancak mikroskop ile görülebilecek kadar küçük yapılı (mikroorganizmalar) olmalarına karşın, bulundukları ortamı gözle görünür şekilde değiştirebilmektedirler. Örneğin, mineralizasyon yoluyla oluşan kayaçlar, re-enjeksiyon kuyularının ve sıcak su dağıtım ağlarının tıkanmasına yol açan kireçlenme, bu doğal canlılık faaliyetleri sonucunda (biyomineralizasyon) ortaya çıkmaktadır. Öte yandan bu gibi sorunlar, aynı canlılık faaliyetlerinin teknolojik olarak yeniden düzenlenip kontrol edilebilir duruma getirilmesiyle de çözümlenebilmektedir.

Jeotermal gaz tribünleri hidrojen sülfür gibi gazların atmosfere kontrolsüz salınımına neden olduğundan çevresel kirliliğe yol açmaktadır. Jeotermal bölgeleri yaşama alanı olarak seçmiş mikroorganizmalar bu tür zehirli gazların tutuklanması için geliştirilmiş filtre sistemlerinin de bir bileşeni (biyofiltreler) durumuna gelmişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Japonya gibi zengin jeotermal kaynaklara sahip ülkeler, mikroorganizmaları bu kapsamda yaygın olarak kullanmaya başlamışlardır. Yeni Zelanda ve İzlanda da jeotermal bölgelerdeki canlılık faaliyetlerini anlayabilmek için büyük ölçekli projeler gerçekleştirmektedir. Bildiri kapsamında yukarıda anılan ülkelerde yürütülen çalışmaların başlıca örnekleri tanıtılmaya çalışılmaktadır.