Soğutucu Maddelerle İlgili Dünyada ve Türkiye’deki Gelişmeler

Soğutucu Maddelerle İlgili Dünyada ve Türkiye'deki Gelişmeler

Erkut Beşer

19, yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan soğutma sanayiinde ilk zamanlar karbondioksit, hava su, amonyak gibi doğal maddeler soğutucu olarak kullanılmıştır. Zamanla yapay olarak elde edilen kloroflorokarbon ve hidrokloroflorokarbonlar bu maddelerin bir kısmının yerini almış ve yoğun şekilde kullanılmıştır. Başlıca yapay soğutucular R11, R12, R22, R502 dir.

Bu maddelerin zaman içerisinde çevreye atılması ve atmasiere karışması, çevre kirlenmesine, atmosferde sera etkisinin artmasına ve ozon tabakasının tahribatına sebep olmuştur. özellikle canlıları zararlı güneş ışınlarından koruyan ozon tabakası soğutucu maddelerin yapısında bulunan klor ve brom atomlarının serbest kalıp zayıf ozon moleküllerini parçalamasıyla tahrip olmaktadır.

Ozon tabakasının tahrip olması tüm dünyada önemle ele alınmış ve ülkeler bu tahribatı önlemek için birlikte harekete geçmişlerdir. Bu hareketin prensipleri 1987 yılında 43 ülke tarafından imzalanan Montreal Protokolü ile tesbit edilmiştir. Bu protokole göre tüm ülkeler ozon tahribatı yaptığı tesbit edilen soğutucu maddelerin ve farklı sanayi kollarında kullanılan benzer etkileri olan maddelerin üretim ve tüketimini azaltacak ve belirli bir takvim içerisinde sonlandıracaklardır. Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler (Montreal Protokolü’ne göre “5, madde ülkeleri”) için bu takvim gelişmiş ülkeler için belirlenen takvimden biraz daha uzun tutulmuştur.

Bu maddelerin yerine kullanılacak birçok zararsız alternatif madde de şimdiden bulunmuş ve hala yeni maddelerin araştırılmasına devam edilmektedir. Alternatif maddelerin başlıcaları R134a, R404A, R407A, R410A, R22 ile doğal maddelerden hidrokarbonlar (propan, bütan) ve amonyaktır.

Yeni imal edilecek soğutma cihazları bu alternatifiere göre tasarlanmaktadır. Alternatif maddelerin termodinamik ve fiziksel özellikleri mevcutlardan farklı olduğundan sistem elemanları ve kompresör yağları da bu özelliklere uyacak şekilde yeniden tasarlanmakta ve imal edilmektedir.

Mevcut tesislerdeki yasaklanmış maddelerin zararsız alternatifler ile değiştirilmesi ise özellikle yağ seçimi ve mevcut sistem elemanları ile yeni maddenin uyumu konusunda dikkat gerektirmektedir.

Türkiye’de Montreal Protokolü Çerçevesinde Ozonu tahrip eden maddelerin kullanımının azaltılması ile ilgili çalışmalar Çevre Bakanlığı ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından koordine edilmektedir, özellikle TTGV OTİM’lerin (Ozon Tabakasını İncelten Madde) azaltılmasına yönelik dönüşüm projelerinin hazırlanması (alternatif maddelerin ve teknolojilerin dönüşümü) Dünya Bankası aracılığı ile Montreal Protokolü Yürütme Kuruluna projelerin sunulması ve Çok Taraflı Fon’dan kaynak sağlanması, onaylanan projelerin uygulanmasının takibi gibi çalışmalarda öncü rolü üstlenmiştir.